Sevgiliye Akbil Basmak
O'nunla bir otobüs durağında karşılaşmıştık. Ben onu kesiyordum gözlerimin ucuyla. O da kalbimi kesiyordu saçlarının ucuyla. Derken otobüs geldi. Meğer aynı hatta biniyormuşuz. Gelen otobüs bir ikarus 280 idi. yıllanmış bir motor sesiyle ama gençleşmiş duruşuyla bana "hadi genç, kaçırma o kızı" dedi. Evet bu bir işaret olmalıydı. Bir hamle yaparak sıranın önüne geçtim ve "buyru hanfendi, buradan basın" diyerek akbilimi O'na uzattım. "mersi" dedi sadece. Düpedüz bir "mersi". Kabul etmemişti teklifimi. Kendi akbilini çıkarıp "dibiip" dedi. Ben de arkasından bastım kızın burnuna akbilimi. "dülülüüü" dedim. Kalakaldı öylece. Şoför "pason var mı" dedi. "iyi de kızın burnuna bastım" efendim dedim. "olsun, pasonu göster" dedi. Pasom yoktu. Sen git aptallık et, normal akbille "dülülüüü" efekti yap. Malım ben ya. "o zaman tekrar bas" dedi şoför. Kızın burnuna ikinci bir kez daha basacaktım ki kız elini koydu "yapma" dedi, güldü. Ben de güldüm. Şoför de güldü. Bütün otobüs gülüyorduk. ta ki kapı eşiğindeki yaşlı adam "yürüsüne evladım ne dikiliyorsun" diyene kadar. Hatunla otobüsün en arkasına kadar gitmiştik. Orta demire tutunduk. Otobüs çukurlara girip çıktıkça kızın göğüsleri oynuyordu ama ben bakmıyordum. Valla bakmadım ya!! Camdan yansıyan görüntüden şa'aptım. Bir kaç konuşma çabasından sonra tanıştık. Evlerimiz bir durak mesafeymiş. Sevindim.
Sonra bir gün tekrar buluştuk Kadıköy'deki otobüs duraklarında. Akşama kadar o otobüs senin, bu otobüs benim gezdik İstanbul'u. Bir körüklü otobüsün demirine adımızı kazıdık. Bir başka İkarus 280'in arka cam demirinde kollarımızı dolaya dolaya kavuşturduk ellerimizi. Ve bir Mercedes O345 in arka tekerlek üstü-karşılıklı koltuğunda karşı karşıya oturduk önce. Otobüs ani fren yapınca üzerime düştü. Gülüştük, sarıldık. Geleceği düşündük. Kim bilir gelecekte nasıl otobüsler gelecekti İstanbul'a. Dedim ki,
+ Hadi seni haftaya metrobüse götüreyim.
- Ciddi misin
+ Evet çok ciddiyim.
- Aşkım benim.
Bir akbil bastım hayatım değişti.
Sonra bir gün tekrar buluştuk Kadıköy'deki otobüs duraklarında. Akşama kadar o otobüs senin, bu otobüs benim gezdik İstanbul'u. Bir körüklü otobüsün demirine adımızı kazıdık. Bir başka İkarus 280'in arka cam demirinde kollarımızı dolaya dolaya kavuşturduk ellerimizi. Ve bir Mercedes O345 in arka tekerlek üstü-karşılıklı koltuğunda karşı karşıya oturduk önce. Otobüs ani fren yapınca üzerime düştü. Gülüştük, sarıldık. Geleceği düşündük. Kim bilir gelecekte nasıl otobüsler gelecekti İstanbul'a. Dedim ki,
+ Hadi seni haftaya metrobüse götüreyim.
- Ciddi misin
+ Evet çok ciddiyim.
- Aşkım benim.
Bir akbil bastım hayatım değişti.
0 Response to "Sevgiliye Akbil Basmak"
Yorum Gönder