Yıllardır süregelen bir çatışma ile başlamak istiyorum. Mühendis -
teknisyen çatışması. Bazı yerlerde buna mühendis - usta çatışması da
denebilir. Mühendis yaratan, hesaplayan ve kolaylaştıran kişidir. Teknisyen ve usta ise uygulayan, işi tamamlayıp teslim eden kişidir. Emeği görülen her zaman teknisyen ve usta olmuştur. Mühendis ise arka
planda fazlalık gibi kalmıştır.
Mühendisler yıllar içinde ürünleri geliştirdikçe ve üretim araçlarını daha pratik, daha kolay, daha ucuz hale getirdikçe aslında farkında olmadan kendi alanlarını daralttılar. kendi kapılarını kapatmaya başladılar.
Zaman içinde mühendisler elektrik motorunu buldular. Elektrikli iş aletlerini buldular. İş ekipmanlarını geliştirdiler. Elektroniği ürettiler. Yazılımı ortaya koydular. Yazılım ürettiler. Bunlarla bitmedi. Yıllar içinde bunları o kadar pratik hale getirdiler ki, en cahil insan bile gelip CAD programında çizim yapabilir, CNC makinaya program gönderebilir hale geldi. Teknik hesaplamalar yapan programlar türedi. üretim araç ve gereçleri çok basit şekilde kullanılabilecek hale geldi. Bunların hepsini mühendisler buldu ve geliştirdi.
Geçen sene memleketime gittim. Kendi imkanları ile buggy araç yapmış bir arkadaşımız vardı. Yeni bitirmiş aracı. Birkaç kişi aracın başına toplandık. Hayırlı olsun diyoruz. Şurası şöyle-böyle konuşuyoruz. Çalıştıralım da bir görelim dedik. Marş almadı araç. Oysa iki gün önce çalışıyormuş. Çoğunluğu mimar, mühendis 5-10 kişi varız araç başında. Arabayı yapan da dahil arızayı bulamadık. Çünkü alanımız otomobil değil. Köyde yaşayan bir oto ustası arkadaş çağırıldı. Geldi, baktı ve elektronik beyine giden kablonun soketindeki sorunu fark etti. Bantladı, çalıştı. Hepimiz "helal olsun" dedik. O kadar mühendis sorunu göremedi ama usta görmüştü. Buraya kadar herkesin hakkını teslim edelim. Usta da lazım. Yoksa mühendis de olsan aval aval bakar durursun.
5-10 dakika geçti... Herkes aracı incelerken bana bir düşünce hasıl oldu. Yıllar içinde otomotiv sektörünü bu noktaya getiren tüm mühendisleri düşündüm. Usta soketteki arızayı çözmüştü ama soketin içindeki çalışma prensibini bilmiyordu. Sinyal gitti-gitmedi bilgisi vardı sadece. Bunun arkaplanındaki teknolojiyi anlatsan da anlamazdı belki ama işin sonunda günü kurtaran o idi.
Otomobil denilen alet ilk üretildiğinde
mühendislik bilgisi olmadan çalıştıramazdınız, kullanamazdınız. Sonraki
zamanlarda her noktası basitleştirilmeye başlandı. Mühendisler her bir
noktasını sadeleştirdi. Kullanımı, tamiri, konforu gelişti. Şimdi
modülleri birleştirme işine döndü olay. Buradaki 'basitleştirme emeği'
hep göz ardı edildi. Önemli olan son ürünü, hizmeti sağlayan kişinin
yarattığı faydaydı. Bu da usta ve teknisyendi.
Sanayide mühendise kafa tutmaya çalışan usta şunu bilmeli ki, elinde tuttuğu matkaptan, başına geçtiği torna tezgahına kadar hepsi bir mühendisin tasarımı ve geliştirmesi sayesindedir. CNC tezgah operatörlüğü ile hava atan bilmelidir ki, elektronik ve yazılım mühendisliği sayesinde ve hatta malzeme mühendisliği sayesinde o makine ortaya çıkmıştır. Kumpasın tasarımından ve kolaylığından, hesap cetvelleri ve hesap makinesine kadar hepsi mühendis eseridir ve günümüze kadar basitleştirilmesi sağlanmıştır.
Aynısını tıp için de söyleyebiliriz. Ultrason, radyoloji gibi temel alanlarda teknoloji ve cihaz üretimi mühendislerin eseridir. Tedavide kullanılan tüm ekipmanlar mühendislik eseridir. Hastanede şöyle bir kafayı kaldırıp bakın bakalım. Doktorun icat ettiği ne var? Hastanenin binası dahil hemen her şey mühendis eseridir. Bugün bu teknolojileri kullanmadan ne eğitim görebilirler, ne muayene yapabilirler, ne de ameliyat yapabilirler. Ama nedense doktorlarımız her zaman kendilerini toplumun en üst tabakası falan görür. Doktorlar ve diğer aciz insanlar topluluğudur dünya!!
Peki mühendisler...?
Bundan
sonrasında ilginç bir hayat gerçeği mühendislerin yüzüne vurmakta. Mühendisler hayatı o kadar kolaylaştırdı ki, adeta ellerindeki gücü
mühendis olmayan insanlara bahşetti. Mühendisin ürettiği yazılım ve
donanım ile mühendislere diklenen insanlar türedi. "mühendis olmasa da
olur, biz yine üretiriz" diyen ayaktakımı, mühendisin tasarlayıp
basitleştirdiği ekipmanlar ile hava atar oldu. Reno clio'ya android
ekran takınca kendisini yazılım mühendisi zanneden aveller peydah oldu. Aracın beynine obd kablosu ile girip çeşitli ayarlar yapınca kendisini
otomobil mühendisi zanneden tipler türedi. İki satır if-then-else kodu
yazınca yapay zeka kodladığını zannedenler ortaya çıktı. Oldu da oldu...
Fabrikalar, üretim tesisleri, sanayinin çeşitli kolları
"mühendise gerek kalmadı" demeye başladı. Evet.. Çok haklılar. Yaptıkları alanlarda belli bir süre gerek kalmadı. Yeni bir teknoloji
çıkıp onları rahatsız edene kadar mevcut üretimler için mühendissiz de
devam edebilirler. Çünkü, o sektör için o zamana kadar ki en uygun
üretim araç - gereç ve metotları mühendisler belirlemiş ve mühendise
gerek yok! Veya 10 mühendisin çalıştığı işleri artık 2 mühendis
halledebiliyor. İş yüklemek olarak demiyorum. Rahatlıkla halledebiliyor.
Kanuni
zorunluluk olmasa inşaat mühendisi ve mimar çalıştırmayacak olan
ilkokul mezunu 3-4 kişi 10 katlı bir binayı baştan sonra eksiksiz
bitirebilir. Daha önce mimar ve mühendisin çizdiği projeyi sonsuza kadar
kopyalayabilirler. Hatta yazılımlar size hazır, hesaplanmış, her türlü
tekniğe uygun projeler üretebilir. Elimizdeki bilgi ve tecrübe ile bu
noktaya geldik. İnternet ile bilgi çığ gibi büyüdü ve yayıldı. Yapay
zekaya sorsan sana nasıl otomobil üreteceğini adım adım öğretebilir. Teknik hesaplarını yapabilir. En ekonomik, en uygun üretim yöntemlerini
önerebilir. Hatta makine, techizat ve hammaddeyi en uygun fiyata bulup,
alışverişi bile yapabilir. Peki bu yazılımların altyapısında kim var? Bir sürü mühendislik alanının birleşmesi lazım o sonucu alabilmen için. Günün sonunda ise 10 yaşındaki çocuk yapay zekaya sorup plan-proje
çıkarabilecek.
Mühendis de taş kemirsin artık! Çünkü elinde, beyninde ne varsa önlerine dökmüş. Bundan sonrasında ustalar, doktorlar, teknisyenler at koştursun.